Güncel Sanat / Sergi

bir öteki hikayesi

“Öteki” sosyal bilimlerin en çok dolaşımda olan kavramlarından biri, sosyal bilimlerle sıkı fıkı olan sanat da bu kavramı epey seviyor. Ipke Duben’in SALT Galata’daki, video portrelerden oluşan yerleştirmesi de modern toplumun ötekileştirip kenara ittiği değişik kimliklerdeki insanların hikayeleriden oluşuyor. Bir sözlü tarih çalışması da olarak okunabilecek işte “öteki”lerin hikayeleri bir ağ gibi kurgulanıp hakim ideolojilerin … Okumaya devam et

Güncel Sanat / Sergi

kesintiye uğramış yaşam

Çocukluğumun en travmatik anlarını yaşatan kitap, Anne Frank’ın Hatıra Defteri’nden parça parça sahneler kaldı hafızamda, ancak hepsi çok sarsıcı olan bu sahnelerin yanı sıra bir duygulanım, bir ruh hali benimle beraber büyüdü. 13-14 yaşlarında bir Yahudi kızın ve ailesinin Nazilerden saklanacak bir yer aramaları, yaşayabilmek için şehirde bulabildikleri küçücük gizli odalara, mahzenlere, aralıklara sığınmaları; şehrin … Okumaya devam et

Güncel Sanat / Sergi

sınırın belleği

Ölmeyip sağ kalırsak ve günün birinde geriye dönüp şu yaşadığımız zamanlara bakma şansımız olursa tüm bunlara sebep olanın  savaşlar veya teknolojik gelişmelerdense insanın bendini çiğnemiş kibiri olduğunu görebiliriz belki. Tanrının ölümünün ilanı ve seküler bir dünya tahayyülü bir zamanlar özgür bir yaşamın nüvesini barındırmış olsa bile ölen tanrının yerinin (salt) akıl ve sermayeyle doldurulması geriye … Okumaya devam et

Güncel Sanat / Sergi

sıkıntının eşiğinde

“Her şey ölçülmüş, büyük bir özenle yakalanmış.  Yapıtlarında bir saatin keskin hassasiyeti hissediliyor” “Bize gösterdiği görüntülerin boşluklarını hayaletler dolduruyor ve bunu yaparken de “boşluk” kavramının kendisini ortadan kaldırıyorlar. Burada boşluk yoktur. Doluluğun tekrar vuku bulucağına dair bir vaat ve doluluğun vuku bulduğunu gösteren işaret vardır”  Paul Ardenne Çoğu güncel sanat işine bakılıp “bu da mı … Okumaya devam et

Güncel Sanat / Sergi

rastlantı ve zorunluluk

Sulu boya, suyun bıraktığı izdir. Diğer boyalardan farklıdır. İzini kağıdın yüzeyini yalayarak usul usul bırakır. Yumuşak başlı olduğu halde kontrol etmesi zordur. Kağıtla hemhal olur, sınır bilmez yayılır. Üzeri kapatılamaz, her kat bir öncekiyle karışır. Kara kalem ise serttir, yargısı kesindir, acımasızdır. Hem kendini tüketir hem kağıdı kazır. Bıraktığı iz muharabeden sonra savaş alanında kalanlardır. … Okumaya devam et

Deneme / Güncel Sanat

suyun hayaleti

Bir avuç toprak, Biraz da suyum ben… Neyimle övüneyim, İşte buyum ben… Yunus Emre Su, tüm çoşkusuyla durmadan akan bir nehir, dalgalanan bir okyanus, çağlayan bir şelale, durmak bilmeyen hareket ve değişim. Thales her şeyin kaynağı sudur der, Herakleitos ise hareketi ve varoluşu anlatmak için akan bir nehir imgesini kullanır. İnsanoğlu dünyaya sudan çıkıp gelmiştir. … Okumaya devam et

Güncel Sanat / Sergi

gerçeklik başka yerde

Halil Altındere’nin “Gerçeklik Başka Yerde” sergisi ismiyle müsemma. Halil bir gerçeklik sorgulamasına girişiyor sergisinde. Bunu da kavramsal bir düzeyde yapmaktansa Türkiye’deki değişik alanlardan farklı örneklerle yapıyor. Böylece sergi Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun başka, başka açılardan sorgulamasına dönüşüyor. Sergideki değişik konularda, çeşitli malzeme ve yöntemlerle üretilmiş işlerin herbiri birbiriyle ilişkilenerek gerçekliğe farklı perspektiflerden yaklaşıyorlar. İşlerin ortak … Okumaya devam et

Deneme / Güncel Sanat

Vitrinde Yaşamanın Erdemleri

Önce kutular, kafesler; sonra kumaşlar, örtüler; örtülerin altından belirmeye başlayan insansı biçimler; gözümün önünde katman katman, açıldıkça açılan etler, parça parça bedenler… Öteye doğru uzanan bir şey; bir kol, bir bacak, bir doğum… Her şey gözümüzün önünde oluyor. Berlinde De Bruyckere’nin işleri gözlerimizin önünde beden buluyor, çoğalıyor, parçalanıyor. Hangi sırayla olduğunun pek önemi yok, her şey hep beraber oluyor. Seksenli yıllardaki “kapalı formlarından”, son dönemde yaptığı “beden”lere kadarki işleri yan yana geldiğinde “doğum”, tarihsel bir bakışa gerek bırakmaksızın her bir parçada kendini gösteriyor. Doğuma imkân veren yarık, her bir işin tam ortasında bir “yaratıcı” olarak beliriyor. Biçimler yarılıyor, açığa çıktıkları yarığı üzerlerinde taşıyarak, doğarak, doğurarak çoğalıyorlar. Berlinde De Bruyckere’nin işleri doğumun, çoğalmanın ve ölüme rağmen nafile bir çabayla durmak bilmeyen başlangıçların temsili. Okumaya devam et