Bir eleştirmen olarak MAMUT gibi geniş çaplı bir yarışmada jüri olmanın en heyecan verici yanı, insana yaşadığı dönemdeki sanat üretiminin izleklerini yakalayabilme şanısını sunması. Her sene yarışmaya başvuran bine yakın sanatçının işlerini üretirken kullandıkları metodların ve odaklarına aldıkları konuların bir şemasını çıkartmak, dünyadaki mevcut sosyopolitik durumu analiz etmek için eşsiz bir imkan sağlıyor. Sanatçıların dünyayla ilişkilenme biçimleri ve duruşları üzerinden giden böyle bir çalışma ise epey verimli olacağa benziyor…
Bu seneki sergi için yapılan başvurulara şöyle bir bakınca ilk fark edilen şey, Türkiye’de doksanlarda tohumları serpilmiş ve ikibinlerin başında sanat dünyasında ağırlıklı olarak yer almış politik sanatın geri çekilişi oluyor. Gündelik hayatın tamamıyla politize olduğu, toplumun fertlerinin üzerindeki siyasi baskının son derece arttığı bir dönemde sanatın politikadan uzaklaşmış olması ilk bakışta çelişki olarak okunabilir, lakin politik arenadan böyle bir geri çekilişe, çelişki ya da oto sansür deyip işin içinden çıkmak kolaya kaçmak olur. Türkiye politik sanatının üzerine bina edildiği modernizim eleştirisi, anti-kemalizim ve askeri vesayet karşıtılığı üzerinden iktidar sistemlerinin sorgulanması 2002’de ülkenin kontrolünü ele geçiren iktidar partisinin programıyla örtüştüğü ölçüde yeşermişti. İktidar partisinin on beş yıldır süregiden yönetiminde yavaş yavaş söylemini değiştirip bir baskı rejimine dönüşmesi karşısında ise sanatın aynı hızla dönüşemediği rahatça söylenebilir. Politik baskının artmasıyla sanatçının gittikçe içine kapanıp hayat karşısındaki bireysel duruşları nı aktarmaya yöneldiği gözlemleniyor. Bu geri çekilmeyi sadece sanatın ele aldığı konulardaki bir dönüşüm olarak değil, sanatçıların da enstelasyon gibi atölye dışında üretilen bir mecradan atölyeye kapanıp yalnız bir şekilde yaptıkları resime kaymaları olarak da okumak mümkün.
Seçkiye şöyle bir bakış bile resmin diğer mecralara oranla bariz bir ağırlık kazandığını ortaya koyuyor. Resim veya iki boyutlu imge üretimindeki artışın bir başka sebebi de dijital imajların her yeri kapladığı bir dönemde olmamız olsa gerek. Dijital devrimle birlikte gelen olanaklar neredeyse yeni gerçeküstücülük diye adlandırabileceğimiz bir dönem oluşturuyorlar. İmgelerin manipülasyonunun iyice kolaylaştığı bir çağda sadece bilgisayar aracılığıyla üretilen işler yerine, tual gibi geleneksel bir mecrayı seçen işlerde de bu etkiyi görmek mümkün. Lakin bu noktada gerçeküstücülüğü imge rejiminde yaptığı dönüşümle okumak gerek, bilinçdışıyla ilişkisinde değil. İçinde bulunduğumuz çağda üretilen imgeleri, gündelik hayatın gerçeküstü hale gelmesinin gerçekçi bir temsili olarak görmek gerekiyor.
Sanat pratiklerinde bir başka göze çarpan nokta da iplik, kumaş gibi materyallerin sık sık kullanılıyor oluşu. Bu arkaik malzemeler hem zanaatkarlığa yaptıkları göndermelerle teknolojinin tiranlığına karşı koyuyorlar hem de kadınlıkla olan bağlarıyla geçmiş yılların kimlik politikalarına odaklanan işlerinin yerini alıyorlar. Sergi’nin belki de en politik damarını kentsel dönüşüme ve kent politikalarına karşı üretilmiş işler oluşturuyor. Mevcut hükümetin rant kapısı olarak kullandığı bu hat sanatçıların gündelik hayatına değdiği ölçüde işlerde kendine yer bulmuş.
Dünyanın dört bir yanında artan baskı rejimlerinin sanat ürerimini daha kişisel bir alana itmiş olduğu belirtilebilir. Bu geri çekilme sadece sanat alanında değil düşünce alanında da benzer bir şekilde gerçekleşmekte. Bu durumun sonucu olarak da bir süredir meşruiyet zeminini sosyal bilimlerde bulan güncel sanat, estetik olana kapılarını tekrar açmış durumda ve güzelliği bir amaç olmasa da bir araç olarak oyuna tekrar sokuyor. Bir paradigma değişimi olarak adlandırılabilecek bu dönemde sanatçılar direkt bir politik duruş sergilemektense bir adım geri çekilip etraflarını gözlemliyor ve dünyayı analiz etmeye çalışıyorlar.
Sanat alanındaki tüm bu değişimleri gözlemleyebilmek için MAMUT oldukça ideal bir platform. Bu senenin seçkisi kişisel olanın politik olduğu şiarını alışa geldiğimizden daha farklı bir şekilde ele alıyor. İlk bakışta apolitikleşme olarak okunabilecek eğilimler alternatif araçların icat edilmesi için bir vesile yaratıyor.
Mamut Art Project 2107’nin kataloğu için yazılmıştır