Deneme / Güncel Sanat / Sergi

Kaosla Kosmos Arasında

Kaynakların sınırlı, insan ihtiyaçlarının ise sınırsız olduğu varsayımı neredeyse kendi kendini doğrulayan bir kehanet gibi karşımıza dikilmiş vaziyette. Doğa ananın cömertliğinin istismar edildiği ve ekosistemin dengesinin neredeyse geri döndürülemez şekilde bozulduğu bir çağda Dünya’dan kaçıp yaşanabilecek farklı gezegenler bulma hayali, seksenler bilimkurgu filmlerinin ıslak fantezilerinin ötesine geçeli çok oldu. Teknolojide çığır açıcı bir gelişme olmazsa insan türünün ya da en azından bildiğimiz anlamda medeniyetin pek de uzun bir ömrünün kalmadığını söylemek psikotik bir yanılsama olmaktan çıktı artık. Bilim insanlarının dur durak bilmeyen galaksiyi tarama çabaları sonuçlansa ve yerleşebileceğimiz münasip bir gezegen bulsak bile, beraberimizde taşıyacağımız, belki de genetik kodumuzda olan savaşlardan ve çatışmalardan vazgeçemeyen yapımız, bu yeni yuvamızı da tez zamanda cehenneme çevirmeyeceğimizi garantilemiyor. İnsanlığın sonunun, doğayı içine sürüklediğimiz krizlerden mi yoksa gün be gün artan sosyal dengesizlikler ve bundan kaynaklanan savaşlardan mı olduğu konusunda bahisler uzun süredir açık olsa da, her iki senaryonun da ortak noktası insanın kötülüğü. Bu kötülüğü ilk insandan beri kanımızda mı taşıyoruz, yoksa çeşitli kültürel kurgularla mı edindik; işte bu yüzyıllardır süren felsefi tartışmaların asıl konusu.

Devamını okumak için http://manifold.press/kaosla-kozmos-arasinda

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s